Hayvan Deyip de Geçme

(...) dolar getir dolar, sterlin getir sterlin, ruble getir ruble basayım ki hiç kimse kalpını aslında ayırt edemez. Ayırt etmek ne demek, bilirkişinin en feriştahına, uzmanının en şahına götür göster, paranın aslında sahte der de, benim yaptığım kalp paraya kimse sahte diyemez. Kağıt paranın da maden paranın da sahtesini yaparım. Övünmek gibi olmasın, değil bu memlekette, sanmam ki dünyada üstüme kalpazan olsun... Başka kalpazanların işlerini çok gördüm, hiç biri elime su dökemez. Kolay değil Müdür Bey, ben kalpazanlığa başlayalı, önümüzdeki nisan elli yılım olacak. Bu işten başka bir iş bilmem. Neden? Çünkü tenezzül etmedim başka işe... temiz iş benimki. İnsan dediğin insan, bence işini iyi bilecek; öyle yarım yamalak bildiği işlere burnunu sokupta üstünkörü iş yapmayacak. Sözü nereye getirmek istiyorum? Bizim politikacılara? Sakın politika yaptığımı sanma Müdür Bey, Allah göstermesin... Hiç sevmem politikayı, bilmem de... Bilmediğim için de yapmam. Peki bu politika, bir ülkeyi ve insanları iyi yönetmek değil mi? Yani politikacılık kalpazanlıktan daha mı kolay? Mahvolduk, tümden mahvolduk beyim. Bir memleket düşünün ki, arda kalpazanlık bile yapılmıyor; artık orda her şey bitmiştir.